Azerbaycan’ın Gabala kentinde toplanan Türk Devletleri Zirvesi’nde Filistin, KKTC ve Suriye meseleleri bir kez daha gündemin merkezine oturdu. Zirvede liderler, bölgesel barış ve güvenliğin sağlanması için ortak hareket etme kararlılıklarını vurguladı; alınan mesajlar hem diplomatik hem güvenlik boyutunda somut bir duruş sergiledi.
Cumhurbaşkanı liderliğindeki heyet Filistin’e yönelik saldırılara sert tepki gösterirken, İsrail’in uygulamalarının uluslararası hukuka ve insan haklarına aykırı olduğu sıklıkla dile getirildi. Zirve sırasında diğer katılımcılar da Filistin halkına destek açıklamaları yaparak insani yardımların artması ve diplomatik baskının sürdürülmesi gerektiğini belirtti.
KKTC konusu toplantının dikkat çeken bir diğer başlığıydı. Türkiye ve zirveye katılan delegasyonlar, Kıbrıs meselesinde federasyon çözümünün güncel gerçeklerle örtüşmediği görüşünde birleşti; iki devletli çözüm yaklaşımının önemine işaret edildi ve Kıbrıs Türk halkının haklarının korunacağı vurgulandı.
Suriye’ye ilişkin değerlendirmelerde ise ülkenin toprak bütünlüğünün korunmasının önemine dikkat çekildi. Terör örgütlerine karşı kararlı olunacağı, uluslararası iş birliğiyle bölgedeki istikrarın artırılması gerektiği ifade edildi. Dışişleri ve güvenlik yetkilileri, Suriye’nin yeniden imarı ve güvenliğinin sağlanması için koordineli adımlar atılmasının zorunlu olduğuna değindi.
Toplantı sırasında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de sert bir ifadeyle duruşunu ortaya koydu: “İsrail’in durdurulması masa başında olmuyorsa sahada ve silahla yapılması tarihin kırılma anı olarak karşımıza çıkabilecektir.” Bu sözler zirvede tansiyonun ve bölgeye ilişkin acil çözüm beklentilerinin boyutunu gösterdi.
Zirvenin genel değerlendirmesinde, Türk dünyasının bölgesel krizlere karşı ortak refleks geliştirmesinin önemine vurgu yapıldı. Katılımcılar, diplomasi, insani yardım ve gerektiğinde güvenlik iş birlikleriyle sahada etkinlik gösterilmesinin gerekliliğini belirterek, iş birliğini derinleştirme kararı aldı.