Tahran’dan gelen son açıklamalar, İran’ın nükleer ve füze programları konusunda taviz vermeyeceğini bir kez daha ortaya koydu. Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, uranyum zenginleştirme faaliyetlerini durdurmanın imkansız olduğunu vurgulayarak, “Hiçbir akıllı insan silahsızlanmayı kabul etmez” ifadesiyle Washington’a net bir mesaj gönderdi. Bu sözler, İran’ın savunma stratejisini baltalamaya yönelik herhangi bir girişime karşı kararlı duruşunu yansıtıyor.
Arakçi, füze programı üzerinde pazarlık yapmayacaklarını ilan ederken, doğrudan müzakerelere sıcak bakmadıklarını belirtti. Ancak, ABD’nin “kabul edilebilir şartlar” sunması halinde dolaylı görüşmeler yoluyla anlaşma sağlanabileceğini ekledi. Bu yaklaşım, İran’ın diplomatik kapıyı tamamen kapatmadığını, fakat egemenlik haklarından ödün vermeyeceğini gösteriyor. Bakan, İran’ın balistik füze kapasitesinin caydırıcılık için vazgeçilmez olduğunu savunarak, bu programın ulusal güvenliklerinin temel taşlarından biri olduğunu ifade etti.Açıklamaların bir diğer önemli kısmı, İsrail’e yönelik uyarılardı. Arakçi, Tahran’ın her türlü düşmanca harekete karşı hazır olduğunu ve son dönemde hedef alınan nükleer tesislerdeki hasarın kritik teknolojilere zarar veremediğini vurguladı.
Bu tesislerin hızlı bir şekilde onarıldığını belirten bakan, İran’ın bilimsel ve teknik altyapısının dış saldırılara karşı dirençli olduğunu iddia etti. Söz konusu saldırılar, muhtemelen İsrail’e atfedilen hava operasyonlarını işaret ediyor ve İran’ın misilleme kapasitesini gündeme getiriyor.
Bu gelişmeler, Orta Doğu’daki gerilimi daha da artırıyor. İran, nükleer anlaşma (JCPOA) kapsamında kaldırılan yaptırımların yeniden devreye girmesiyle ekonomik baskı altında olsa da, programlarını genişletmeye devam ediyor. Arakçi’nin sözleri, Viyana görüşmelerinin tıkanıklığını hatırlatırken, ABD’nin yeni yönetiminin İran politikasında değişiklik sinyali vermesi halinde dolaylı kanalların açılabileceğini ima ediyor. İranlı yetkililer, uranyum zenginleştirmenin yüzde 60 seviyelerine ulaştığını ve daha ileri adımların mümkün olduğunu sıkça dile getiriyor.
Genel olarak, Arakçi’nin açıklamaları İran’ın “direniş ekonomisi” ve bağımsız savunma doktrinini pekiştiriyor. Ülke, bölgesel rakiplerine karşı füze ve nükleer yeteneklerini kalkan olarak görüyor. Bu tutum, uluslararası toplumda tartışmaları alevlendirirken, barışçıl çözümler için diplomatik esneklik çağrılarını da beraberinde getiriyor. İran’ın bu sert çizgisi, önümüzdeki dönemde yeni krizlere yol açabilir mi, yoksa arka kapı diplomasisiyle yumuşama sağlar mı, yakından izleniyor.
