Üniversite tercihlerinde spesifik uzmanlık devri hızla etkisini artırıyor. Yükseköğretim Kurulu (YÖK), 2024 YKS öncesinde birçok yeni lisans ve ön lisans programını duyurdu. Bu programlar arasında yapay zekâ, siber güvenlik ve yazılım temelli bölümler dikkat çekti. Geçen yıl bu alanlara gösterilen yoğun ilgi, bu yıl da devam edecek gibi görünüyor.
Özellikle siber güvenlik mühendisliği büyük ilgi gördü. Bu bölümde yalnızca 31 kontenjan bulunmasına rağmen tam 7 bin 426 aday tercih yaptı. Böylece, her bir kontenjan için 240 aday yarıştı. Bu durum, spesifik uzmanlık devri anlayışının öğrenciler arasında ne kadar benimsendiğini ortaya koyuyor.
Yapay zekâ ve robotik gibi alanlarda da benzer bir yoğunluk yaşandı. Geçen yıl ilk kez açılan robotik ve yapay zekâ ön lisans programı 203 kontenjana sahipti. Ancak bu bölüme tam 31 bin 116 kişi başvurdu. Yani her kontenjan için 154 kişi rekabet etti. Bu veriler, gençlerin teknoloji temelli bölümlere ne kadar yöneldiğini gösteriyor.
Eğitim uzmanı Salim Ünsal, bu yıl tercih kılavuzunda ilk kez yer alacak 17 yeni programa da yoğun ilgi bekliyor. Ona göre, öğrenciler artık klasik bölümler yerine iş garantisi yüksek alanlara yöneliyor. Çünkü iş piyasasında ayakta kalmak isteyenler, spesifik uzmanlık devri ruhunu yakalamaya çalışıyor.
Ünsal ayrıca, bu yeni bölümlerin çağın teknolojilerine uygun şekilde tasarlandığını vurguluyor. Örneğin, bu yıl açılacak bazı programlar tarım ve sağlık sektörlerine teknoloji entegrasyonu üzerine kurulacak. Bu da klasik meslek alanlarının yeniden şekillendiğini gösteriyor.
YÖK de bu dönüşüm sürecini destekliyor. Kurum, yeni programların istihdam odaklı ve çağın gerektirdiği becerileri kazandıran yapıda olduğunu belirtiyor. Gençler artık sadece mezun olmakla yetinmek istemiyor. Kendilerini geleceğe hazırlayacak bilgi ve becerilere odaklanıyorlar.
Sonuç olarak, üniversite tercihleri büyük değişim yaşıyor. Adaylar genel mühendislik veya işletme bölümleri yerine, daha teknik ve derin uzmanlık gerektiren alanları tercih ediyor. Bu da spesifik uzmanlık devri anlayışının önümüzdeki yıllarda daha da güçleneceğini gösteriyor.