İmralı Cezaevi’nde 30 yıllık hapis cezasını tamamlayan Veysi Aktaş’ın yasal tahliyesi, İdare ve Gözlem Kurulu’nun kararıyla bir yıl ertelendi. Gerekçe olarak disiplin cezaları gösterildi, ancak avukatları bu kararın hukuki temelden yoksun olduğunu ve cezanın fiilen artırılması anlamına geldiğini belirtti. Karar, hukuki çevrelerde “keyfi uygulama” şeklinde değerlendirilirken, insan hakları ihlali tartışmalarını da yeniden alevlendirdi.
Aktaş’ın ailesi, yıllardır haber alamadıkları yakınlarının durumu karşısında tepkili. Aile üyeleri, tahliyenin ertelenmesini adalet duygusunun zedelenmesi olarak yorumlarken, annesinin yıllardır oğlunun çıkmasını umutla beklediğini, ancak bu umudun da ellerinden alındığını dile getirdi. Aile, İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) aracılığıyla hukuki mücadeleyi sürdürme kararı aldı.
Tahliyenin ertelenmesine sadece aile değil, siyasi aktörler de tepki gösterdi. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Aktaş’ın serbest bırakılmasına karşı çıkarken, buna karşın İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski yöneticileri Ekrem İmamoğlu’nun ekibinden Murat Çalık, Buğra Gökce ve diğer isimlerin hâlâ tutuklu bulunmasını eleştirdi. Özdağ, “Gerçek suçlular bırakılıyor, kamu görevlileri ise siyasi sebeplerle içeride tutuluyor” sözleriyle yaşanan durumu çifte standart olarak değerlendirdi.
İmralı’daki tecrit uygulaması da yeniden kamuoyunun gündemine taşındı. Veysi Aktaş’ın, diğer hükümlüler gibi ailesiyle telefon, mektup veya avukat görüşmesi dahi yapamaması “mutlak tecrit” olarak nitelendirilirken, hukukçular bu uygulamanın ulusal ve uluslararası yasalara aykırı olduğunu dile getirdi. Cezaevindeki bu uygulamaların işkence yasağını ihlal ettiğine dikkat çekildi.
Son olarak, muhalefet partileri ve insan hakları savunucuları, hem İmralı’daki uygulamaların son bulması hem de siyasi tutuklulukların gözden geçirilmesi çağrısında bulundu. Özellikle tutuksuz yargılama ilkesinin herkes için eşit şekilde uygulanması gerektiği vurgulandı. Kamuoyunda ise, bu kararların hukuk mu siyaset eliyle mi alındığı sorusu bir kez daha tartışma konusu oldu.