Fatih Sultan Mehmet’in portresi ve madalyonları Londra’da sanatseverlerin ilgisini çekiyor. “Fatih’in üç tacı”, Victoria ve Albert Müzesi ile Ulusal Galeri’de sergileniyor. Bu eserler, Osmanlı tarihine ve sanatına derin bir bakış sunuyor.
Gentile Bellini, 1479 yılında İstanbul’a gitti. Fatih’in davetiyle geldi ve portresini çizdi. Bellini, portrede Fatih’i yana dönük şekilde betimledi. Bu duruş, dönemin portre geleneğini yansıtıyor. Ayrıca Fatih’in burnu kemerli şekilde çizildi. Bu detay, gerçekçi portrelerin ilk örneklerinden biri sayılıyor.
Fatih’in başındaki kırmızı-beyaz sarık siyasi ve dini gücünü simgeliyor. Arka plandaki kemerli kapı da özel anlam taşıyor. Sanatçılar, bu kapıyı İtalya’daki Aziz Zekeriya Kilisesi’nden esinlenerek çizdi. Bu yapı, kötülükten iyiliğe geçişin simgesi olarak kabul ediliyor.
Portrede üç taç dikkat çekiyor. Uzmanlara göre bu taçlar, üç büyük fethe işaret ediyor. “Fatih’in üç tacı” Roma, Trabzon ve Konya’nın fethini temsil ediyor. Aynı semboller, Bellini’nin yaptığı madalyonun arkasında da yer alıyor. Bu madalyon, Bellini’nin bilinen tek madalyonu olarak önem taşıyor.
Madalyonlarda Fatih, genellikle at üzerinde tasvir ediliyor. Constanza de Ferrera da böyle bir madalyon yaptı. Sanatçı, bu eseri muhtemelen Fatih’in ölümünden sonra satış için üretti. Ayrıca Bertoldo di Giovanni’nin eseri de koleksiyonda bulunuyor. Onun madalyonunda ise at arabasındaki bir genç figür yer alıyor. Bu figür, Fatih’in askeri başarılarını simgeliyor.
Portre, 1916’da Ulusal Galeri’ye geçti. İngiliz diplomat Austen Henry Layard, bu eseri miras bıraktı. Layard, Venedik’te yaşadı ve birçok eseri koleksiyonuna kattı. Di Giovanni ve de Ferrera’nın madalyonlarını ise koleksiyoncu George Salting bağışladı.
Bugün “Fatih’in üç tacı”, Londra’da tarihe ve sanata ışık tutmaya devam ediyor. Bu eşsiz parçalar, ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunuyor. Sanat ve tarih tutkunları, bu değerli koleksiyonu yakından görmek için müzeye akın ediyor.